
Baştan söyleyelim: Eski aile problemlerini unutmaya hazırsanız size yardımcı olabiliriz. Sonra alınmaca gücenme olmasın.
Uzun süre ilişkide affetmenin rolü üzerine çalışmalar yapan bilim adamları, affetmenin ilişkiyi yönlendirmede çok büyük bir etkiye sahip olduğunu kanıtladı. Çalışmalar, affedebilme becerisinin olduğu ilişkilerin daha tatmin edici ve uzun süreli olduğunu gösterdi. Üstelik karşılıksız affetme becerisi olan insanların daha uzun süreli hayatlar yaşadıkları da kanıtlandı.
Affedebilmenin ilişkiyi yönlendirmedeki bu büyük önemi aslında anlaşılamayacak bir durum değil. Kabullenelim ki kimsenin mükemmel olmakla uzaktan veya yakından alakası yok. Her ne kadar ruh eşimizi bulsak, birçok konuda anlaşsak da günün sonunda iki farklı insan olacağız. Farklılıkların ve anlaşmazlıkların olmaması kaçınılmazdır. Oysaki ‘hayali bağ’ kuran çiftler; farklılıklara uyum sağlamasını bilip takım halinde hareket ediyorlar ve farklılıklar onlar için çoktan unutulmuş oluyor. Farklılıkların görmezden gelinmesiyle de olabilecek herhangi bir anlaşmazlığa hazırlıklı oluyorlar.
Bahsettiğimiz noktaya gelebilmek için öncelikle farklı düşüncelerin ve bakış açılarının varlığını kabul etmemiz gerekiyor. Her birimiz illa ki kırılacak, savunmasız kalacak, kusurlu olacak ve hata yapacaktır. Ancak bu demek değil ki oturup herhangi bir hatayı görmezden gelelim. Sadece, hatalar yapılsa da kalpler kırılsa da değer verdiğimiz birisiyle hayatımızı geçirmek istiyorsak affetmesini bilmeliyiz.
Bu çalışmalar size sezgisel gelebilir fakat inanın ki bu çalışmalar, affetmenin uzun süreli bir ilişkideki dinamiğini anlamada çok yardımcı oldu. Anlattığımız çalışmaların yanı sıra Family Psychology dergisinde yayınlanan 2011 tarihli bir çalışmaya göre affetme becerisinin az olduğu ilişkilerde, problemleri çözmek fazlasıyla zor. Ayrıca; araştırmaya göre affetmenin azlığı, daha fazla olumsuz düşüncelere ve sonu gelmeyen anlaşmazlıklara yol açıyor. Böylelikle çiftler sorunlarını çözmeyi bırakın, tartışamıyorlar bile ve kişiler arasında sürekli kötü varsayımlar oluyor.
Affetmesini bilen çiftler ise daha tutarlı davranışlar gösteriyorlar ve kişiler arasında olumlu düşünceler hakim oluyor. Başka bir deyişle, kişiler kinlenmek veya dargın kalmak yerine olanları geride bırakıp hayatlarına devam ediyorlar. Bu yüzden de daha insancıl ve olumlu bir ilişkiyi yönlendirmiş oluyorlar. Çalışmanın deyişiyle ise böyle bir yöntem izleyen çiftler; vurmak, azarlamak veya görmezden gelmek gibi ilişkilerine zarar verebilecek davranışları engelliyorlar.
Çiftler affedebiliyor ise kazananın belli olmadığı, içinden çıkılmaz döngünün sonunu da getirmiş oluyorlar. Örneğin; Mayo Clinic, yayınladığı bir makalede affetmeyi bilemezsek ağır bedeller ödeyebileceğimiz hakkında bir uyarıda bulundu. Ayrıca, kin tutmanın etkilerini de liste şeklinde yayınladı:
- İlişkinize öfke ve karamsarlık çöker.
- Yaşadığınız anın keyfini çıkaramazsınız.
- Depresyon ve kaygı bozukluğu ortaya çıkar.
- Hislerinizi açıklamaktan veya göstermekten heves duymazsınız.
- Başka insanlarla ilişkileriniz de etkilenir ve iletişim bozukluğunuz olur.
Benzer etkiler, kendimizi affetmeme durumlarımızda da ortaya çıkıyor. Sevgilimiz bizi affettiği halde kendimize karşı şefkat ve merhamet göstermezsek, kendimizi sürekli yerden yere vurursak ilişkimizin akıbeti pekiyi olmayabilir.
Kendimizi cezalandırmanın veya sürekli kendimizi küçük düşürecek hareketler yapmanın o andaki sorunu çözmeye hiçbir katkısı olmayacaktır. Sonuç olarak; yapılan hatayı detaylı şekilde ele almak, olayların sorumluluğunu üstlenebilmek ve hatanın fark edilmesi anında kabullenebilmek iletişimin daha sağlıklı olmasıyla direkt ilişkilidir.
Bahsettiklerimiz, romantik ilişkilerde de önemlidir. Sağlıklı bir ilişkide kırıcı olan tarafın sonuçta bunu fark edip özrünü dilemesi, ilişkinin geleceği adına çok önemlidir. Her iki tarafın da böyle davranması, ilişkide alınan zevki ve olumlu düşünceleri katbekat artırır. Hatamızı fark edip kendimizi affetmemiz, aynı hatayı tekrarlamamızı da engeller.
Size verdiğimiz bu kadar bilgiyi bir düşünün. Kendinizi affetmeyip de ne yapabilirsiniz? Affetmek, size ne gibi bir zarar verebilir? Sürekli olumsuz düşünmek, tartışmak çok güzel bir şey olmaz diye düşünüyoruz.
Hala ne yapacağınızı bilemiyorsanız diye size affetmenin 5 yolunu sıraladık:
1. Almak istediğiniz sonuca odaklanın.
İlişkimizde problemlerle mücadele ederken aklımız başımızdan gidebiliyor. Çözme aşamasında rekabetçi olmak yerine sevgilinizle takım halinde hareket etmeniz çok önemli. Başka bir deyişle, tartışmayı kazanmaya çalışmaktansa eskisi gibi olmak için sevgilinizle ortak bir yol bulmalısınız. Psikoloji alanında çalışan Prof. Dr. Robert Firestone bu konu hakkında şöyle diyor: ‘’O anki çatışmayı kazanabilirsiniz fakat fark etmeden tüm savaşın mağlubu siz olursunuz.’’
İkinizin de bu anlaşmazlıktan kazançlı çıkması için empati yapmaya ve olaya birbirinizin gözlerinden bakmaya çalışın. Düşmanca, soğuk, kindar davranarak kendinize ve ilişkinize nasıl bir zarar verebileceğinizin farkında olun. Ancak, böyle davranmanız kendi fikirlerinizi göz ardı etmenize neden olmasın. Demek istediğimiz; hem kendi hem de sevgilinizin fikirlerini ortak bir yol bulmak amacıyla anlayışlı ve saygılı şekilde konuşun. Amacınızdan sapıp hırslarınızın kurbanı olmayın.
2. Konu kapattığınız yerde kalsın.
Çoğu kişi, sevgilisine karşı olan durumu büyütür de büyütür ve geçmişteki belli bir sorun yüzünden sevgilisinin her hatasını aynı şekilde abartır. Olayları bu şekilde çarpıtmak, sevgilinize olan yakınlığınıza ve sevginize zarar verir. Üstelik kin tutup dargın kalarak üzdüğünüz kişi, karşınızdakinden çok kendiniz olursunuz.
Ne yazık ki sevgiliye karşı sorun oluşturma ve onu sürekli rakip gibi görme alışkanlığı çok yaygın. Sevgilinizi suçlamak yerine sakinleşmek için kendinize bir zaman tanıyın ve ardından nasıl hissettiğinizi ona güzel bir dille açıklayın. Böylece kendinizi açık bir şekilde ifade edip sevgilinize kendisini açıklaması için de fırsat vereceksinizdir. Düşündüklerinizi saygı çerçevesi içinde dile getirin ve karşınızdaki kişiyi de iyice dinleyin. Hislerimizi içimizde tutmak yerine serbest bırakırsak sevgilimize daha kibar ve merhametli davranabiliriz.
3. Her şeyde bir kulp bulan iç sesinizi dinlemeyin.
Özellikle ilişki problemlerinde ortaya çıkan acımasız ve kötü davranışlara teşvik edici o iç sese hepimiz sahibiz. Her şeyi eleştirmeye yer arayan iç sesimiz, mutluluğumuza parazit yapmayı ve kendimiz dahil herkesi yerin dibine sokmayı kendisine görev bilir. Sevgilimize sürekli şüphe ile yaklaşmaya ve ilişkiye dair hayallerimizin boş olduğunu düşünmeye iter. Sevgilimizin küçücük bir hatasında bile kendimizi çok kaptırmamamızı ve ihanet olmasına karşı gözümüzü dört açmamızı öğütler. Tekrarlıyoruz ve üstüne basa basa söylüyoruz ki böyle düşünmek sizi üzmekten ve sürekli tedirgin etmekten başka bir şey yapmayacaktır.
İç sesiniz ilk başta size yatıştırıcı ve iyiliğinizi istiyor gibi gelebilir. İçinizden bir ses, sevgilinize soğuk yaparsanız içinizin daha rahat edeceğini veya onu arayıp konuyu tekrardan açmanızı söyleyebilir. Fakat hemen ardından aynı ses size pişmanlık verecek sözler sarf etmeye başlar. Yine yalnız kaldığınıza, kimsesiz olduğunuza veya sevgilinizi yine kendinizden uzaklaştırmaya başardığınıza dair suçlayıcı cümleler kurar. Gözünüz dönmeden hareket edeceğiniz bir yol izlemek istiyorsanız kendinizi hedef alan ve suçlayan iç sesinize karşı sessiz kalın, iyi niyetli davranmaya çalışın.
4. Soğumanıza sebep olan korkularınızın farkında olun.
Sevgilinizden soğumuşsanız ya da ısrarla hatasını affetmeye yanaşmıyorsanız zamanında göz ardı ettiğiniz birtakım problemleriniz var, demektir. Bu durumda soğumanıza sebep olan asıl problemin ne olduğunu düşünmeniz gerekebilir. Çoğumuz, tereddütlerimiz veya korkularımız sevgilimize karşıysa kolaylıkla fark ederiz fakat söz konusu kendimize karşı olan korkular veya tereddütler ise fark etmesi biraz zor olabilir.
Konu, sevgi ve samimiyete gelince hepimiz birtakım iç anlaşmazlıklarımızla boğuşuyoruz. Sevgiliniz ufacık bir sözünü tutmadı veya bir şeylere geç kaldı diye boğazına üşüşmeden önce durun ve düşünün. Bilinçaltınızda yatan ve sizi bu kadar abartılı tepki vermeye iten düşünceleri bulmaya çalışın.
5. Ailenizin eski problemlerini gün yüzüne çıkarmayın.
Bazen, belirli bir probleme diğerlerinden daha çok tepki gösteririz. Nedeni de genellikle geçmişten kalan birtakım kırgınlıklarımızın üstüne basması olur. Mesela; zamanında alkolik bir ebeveynle baş etmişsek sevgilimizin buna yatkın olması bizi ayrıca etkileyip sinir edebilir. Ya da çocukluğumuzda bize bakmış kişinin ani çıkışları olmuşsa sevgilimizin en ufak bir ses yükseltmesinde aklımız başımızdan gidebilir.
Geçmişten getirdiklerinizi ilişkinizde tekrardan yaşamamaya ve hatta yaşamaya çalışmamaya dikkat edin. Verdiğiniz tepkinin içinizden gelip gelmediğini veya geçmişten kaynaklanan bir olaya dayalı olup olmadığını bir düşünün.
Bu önemli adımları atarken içinizden birtakım sesler aptalca kararlar aldığınızı veya eninde sonunda kırılanın siz olacağınızı söylüyor olabilir. Doğru da olabilir fakat unutmayın ki kırılgan olmanız sizin için bir avantajdır. İstediğinizi daha kolayca elde edersiniz. Nasıl mı? Kırılgan olmak, sizi daha sağlıklı ve şefkatli bir ilişki yaşamaya iter. Böylece, karşınızdaki kişi ısrarla sizi kırıyorsa onu hayatınızdan çıkarıp yolunuza devam edecek gücü kendinizde bulabilirsiniz. En azından sizi suçlu duruma düşüren ve ruh sağlığınıza zarar veren ıstıraplı bir ilişkiden kurtulmuş olursunuz. Fakat uzun süreli ilişki yaşayabileceğinize inandığınız ve çoğu şeyde anlaştığınız kişinin arada sırada yaptığı ufak tefek hataları affederek daha mutlu olursunuz.